
Neden bazı insanlar zorlu durumlarda bile iyimser bir tutum sergilerken, diğerleri aynı koşullarda mutsuz ve stresli hissediyor? Bu farkın cevabı beynimizdeki kimyasallarda ve genlerimizde gizli olabilir.
Herkes mutluluğun formülünü bulmak istiyor. Çoğu zaman bize düşüncelerimizi değiştirmemiz, olumlu düşüncelerle zihnimizi doldurmamız gerektiği söylenir. Ancak mutluluk gerçekten herkes için aynı derecede ulaşılabilir mi? Yoksa genetik faktörler burada önemli bir rol mü oynuyor? Beynimizdeki kimyasallar ve genetik varyasyonlar, bazılarımızın neden daha mutlu olduğunu açıklayabilir. Bu makalede, mutluluğun genetik ve nörobiyolojik boyutlarını keşfedeceğiz.
Genetik ve Mutluluk Arasındaki Bağlantı
Bilim insanları, beyin içindeki serotonin isimli kimyasalı mutluluk hissiyle ilişkilendiriyor. Bu kimyasalın çalışmasından sorumlu olan genlerden biri, serotonin taşıyıcı geni olarak bilinen 5-HTTLPR. Yapılan çalışmalar, bu genin çeşitli varyasyonlarının bireylerin duygusal tepkilerini ve stresle başa çıkma yeteneklerini etkilediğini gösteriyor. (Serotonin taşıyıcı geni olan 5-HTTLPR’yi bir tür ‘beyin habercisi’ gibi düşünebilirsiniz. Bu genin uzun veya kısa varyasyonları, beyninizde bu haberleşmenin ne kadar etkili olduğunu belirler.)
Özellikle, bu genin S (kısa) ve L (uzun) olmak üzere iki çeşit varyasyonu bulunuyor. S varyasyonuna sahip bireyler, genellikle strese daha hassas bir yapı sergiliyor ve olumsuz duygulara daha yoğun tepkiler verebiliyor. Ancak bu durum bir dezavantaj olarak görülmemeli; çünkü bu bireyler çevresel faktörlere karşı daha duyarlı oldukları için farklı düşünme ve empati gibi alanlarda öne çıkabiliyorlar.

Unutmamak Gerek
Mutluluk tek bir genin değil çok sayıda genin bileşik etkilerinin kontrolü altında olduğunu unutmayalım.
Bununla birlikte yapılan bir diğer araştırma, mutluluğun %40’ının bizim kontrolümüzde olduğunu ortaya koyuyor. Bu, düşüncelerimizi, alışkanlıklarımızı ve çevremizi bilinçli bir şekilde değiştirerek mutluluk seviyemizi önemli ölçüde artırabileceğimiz anlamına gelir.
Beynimizin genetik olarak belirli bir “mutluluk set noktası”na sahip olması, kaderimizin tamamen bu noktaya bağlı olduğu anlamına gelmez. Olumlu düşünce, stres yönetimi, derin sosyal bağlar ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları, bu %40’lık dilimi etkileyerek mutluluğumuzu artırabilir.
Kaynakça:
Kobiella, A., Reimold, M., Ulshöfer, D. E., Ikonomidou, V. N., Vollmert, C., Vollstädt-Klein, S., Rietschel, M., Reischl, G., Heinz, A., & Smolka, M. N. (2011). How the serotonin transporter 5-HTTLPR polymorphism influences amygdala function: The roles of in vivo serotonin transporter expression and amygdala structure. Translational Psychiatry, 1, e37. https://www.nature.com/articles/tp201129
Lyubomirsky, S. (2008). The How of Happiness: A New Approach to Getting the Life You Want. Penguin Press.